29 Ekim 2016 Cumartesi

Selam Olsun Gece Dostları

Selam olsun, gecenin karanlığına, 
Selam olsun parlayan yıldızlara,
Selam olsun uykudaki yeryüzüne...
Selam olsun gece dostlarına! 


              Uzun zamandır hayatımda bir eksik vardı. Yaşıyordum, ancak sanki kendi hayat hikayemin başrolü değil de, okuyucusuydum. Olaylara uzaktan öylece bakmakla yetiniyordum. Hissedemiyordum yaşadıklarımı. Bir eksik vardı, bir eksik: Kalbimde eksik bir duygu.
          Oturdum, gecelerce düşündüm. Neydi beni bu şekilde hayatımın izleyicisi yapan? Neydi bu başrolü elimden alan? Yıldızların parlaklığından yardım istedim, gecenin karanlığında aradım benden bile gizli sırrımı. Ve bir gece, yıldız fısıldayıverdi kulağıma sırrı: Ben, sevmiyordum.
          Yaşamayı sevmeliydi insan, uğruna yaşayacak bir şeyi olmalıydı. Yaşam sevgisini, insanlar üzerinden yansıtmalıydı. Sorunum buydu işte... Sevemiyordum. Yaşamayı seviyordum belki ama, yetmiyordu. İnsan, aynaya bakmadan nasıl göründüğünü nereden bilecekti ki? Bu da onun gibiydi. Sevgimi başka bir insan üzerinde görmüyordum, bu yüzden hissetmiyordum.
           Gönülden kopan bir teşekkür sundum yıldıza ve aramaya başladım. Bu sevgiyi nerede bulabilirdim? Ne verebilirdi bana bu güçlü duyguyu? Her arayış gibi bunun da bir sonu olacaktı elbet.  Benim arayışım da sona erdi bir gün. Aradığımı bulmuştum en sonunda: Ben sevgiyi, beyaz kağıtlara sürtünen kalemin sesinde duymuştum. 
          Yazmalıydım, sessiz çığlıklar atarak yardım isteyen kalplere bir şekilde seslenmeliydim. Yazılacak o kadar çok şey vardı ki... 
          Yazmak istedim, fakat kalemimin ucu kör oldu, dilimin ucu lal. Kalplere seslenmek ciddi ve zor bir işti ve ben buna henüz hazır değildim. Kırk fırın ekmek yemeye yolladım kendimi. Hazır etmeliydim kalbimi.
          Ölmeden ölmeliydim sessizce haykıran kalpleri anlamak için. Kendimi yakmalıydım birilerine ışık tutmak için. Hakikat yoluydu bu yol, ve bu yolda her şey mübahtı.
          Kalbimi olduğu gibi kağıtlara aktarabilmek için önce ona okumaya değecek bir şeyler doldurmalıydım ve ben de öyle yaptım: Hikayeler topladım. Okudum, konuştum, dinledim, tanıştım. Tek bir eksiğim kalmıştı artık, insanlara nasıl sesleneceğimi bilemiyordum. Yanan kalplerin bir şekilde beni duymasını sağlamalıydım ve bu kolay bir iş değildi.          
          Ben de çareyi blog yazmakta buldum. Bu herkese dost siteye kimse girmese de, ben birilerinin yangınına su olabilmek umuduyla yazıyorum dostlar. Eğer bu yazıda size hitap edildiğini hissettiyseniz, lütfen beni okumayı bırakmayın. Kim bilir, belki siz aradığınız sevgiyi ve dostluğu bu sitede bulursunuz, ben de sizi bulmanın mutluluğunu yaşarım.
          Sevgi ve umutla kalın, gece kadar sırlı, yıldızlar kadar parlak dostlarım.